Doğan bütün fert hususi, 1 eşi daha olmayan, kozmik kimyanın yarattığı hücrelerinde yalnızca kendine has dna kombinasyonlarını barındıran, bu dünyaya öyle veya böyle “bir şeyler” katmak sebebiyle gönderilmiş 1 hayat formudur.
Bu form içerisinde fiziksel ve ruhsal 1 potpuri barındırır ve hiç 1 eşi daha yaratılamaz. En azından doğal bi şekilde. Yaşayan bütün kişiliğin bu dünyadaki rolü tartışılmazdır. Önemli önemsiz diye 1 sıralama kozmik bilinçte yoktur ve hiç var olmamıştır. Kozmik irade ayrımları, kimlikleri, banka hesabını algılayamaz yalnızca kendi algoritması içinde görevlendirdiği enerjilerin işlerini tamamlamasını ister ve sona erince de kozmik irade havuzuna geri alır.
Tüm insanlığın inatla görmezden geldiği tek hakikat ise dünya üzerindeki yaşamlarımızda eşitliğin 1 türlü algılanamamış olmasıdır. Bütün dinler, öğretiler, felsefi akımlar, bilgeler avaz avaz bu gerçeği bağırırken insanoğlu hala insanları kategoriye sokmuş ve bu bütün insanlık tarihi boyunca azala çoğala sürek etmiştir.
Yalın 1 devlet dairesinden, köşedeki bakkal alışverişine, afiyet sektöründen, finans dünyasına kadar yaşamın bütün yerinde bu ayrım açıkça ve netçe ifade edilmektedir.
İnsanlar şiddetli 1 biçimde ayırt edilmektedir ve bu ayrım nedeniyle kavgalar gürültüler asla bitmemektedir. Parasal hakikatler tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar ehemmiyet kazanmış bundan sonra hayat sebebimiz haline gelmiştir.
Böyle 1 ortamın içerisinde şahsi çıkarların ve aç gözlülüğün getirdiği kavgalar nedeniyle insanoğlu derin 1 toplumsal depresyona doğru hızla sürüklenmektedir ve bu histeri bizi hayat amacımızdan, olmak istediklerimizden saptırmaktadır.
Yukarıda yazdıklarımı okudunuz. Tamamı arasıra kabul edilmese de yalın gerçeklerdir. İnsanoğlu kendi sonunu hazırlamaktadır. O yüzden irade düzeyi yüksek olan fertler bu tarz yazıları okurken korkmakta üstelik rahatsız olmaktadır.
İnsanoğlu sebebiyle en kritik hakikat içinde taşıdığı enerjinin doğru 1 biçimde yansımasını sağlayabilmektir. Bu güç içerisinde, yetenek dediğimiz kendine has 1 bilinci barındırır.
Kimisi sebebiyle bu irade çiçek yetiştirmek, kimisi sebebiyle makale yazmak, kimisi sebebiyle ise insanları iyi yönetmektir. Kariyerinde iz bırakabilmiş insanların çoğunda bu farkındalık mevcuttur ve bütün türlü itiraza ve görüşe rağmen yollarından sapmamışlardır.
Kariyer zorlu 1 yoldur, tıpkı sevi hayatı gibi içinde acıları, ihaneti, saygıyı ve sevgiyi barındırır.
Öyleyse niçin kariyerlerimizi oluştururken istediklerimizi değil de toplumun kabul gördüklerini tercih ediyoruz?
Cevap: Para sebebiyle.
Çünkü birtakım işler diğerlerinden daha iyi gelir imkanı sunduğu sebebiyle birtakım kariyerler kendilerini klonlayıp duruyor.
Peki ya biz bu meslek sebebiyle yaratılmamışsak ne olacak?
1 cerrah işini sevmeden yapıyorsa işine sevgi katamıyorsa önünde apaçık serilmiş çırpınıp duran 1 yürek sebebiyle ne hissedebilir ki?
Hissetmiyorsa, robot misali yerine getirdiği görevine katmadığı ruhuyla o kalbi ne kadar onarım edebiliyor ki?
Kalbiyle değil, beyniyle konuşan psikiyatrlar hastalarına nasıl yardım eder?
Onlara yalnızca ilaç dünyasının kimyasal hediyelerini reçeteler ve geçici çözümler sağlar. Ya da 1 türk telekom hizmetlisi işinin getirdiği bütün mutsuzlukları sizin işinizi geciktirerek, anlamsız bürokratik işlemlerin hızını 2 kat azaltarak ve sizi kıvrım kıvrım kıvrandırarak sizden çıkarır.
Bugüne kadar hep bu tarz mekanik mesleklerin özelikle de düşük maaşlı olan kesiminde bu duyguyu hep hissetmişimdir. Ta ki geçen ay 1 Adsl görevlisinin çınlayan neşesini ve bana göz kırparak bıcır bıcır işini yaptığını görene kadar. Beş senedir eşdeğer masada eşdeğer işi hemen hemen eşdeğer maaşla yapan bu insan tamamladığı bütün evrakla bahtiyar olduğunu söyledi bana. Deli filan herhalde dedim. Fakat deli değildi. yalnızca işini seviyordu. Benim işim de on dakika sürdü ve ilk kez 1 devlet dairesinden gülerek çıktım. üstelik o kadar bahtiyar olmuşum ki köşedeki pastanede kendimi 1 profiterolle ödüllendirdim. Sonuçta o yarattığı zincirle beni ve benden sonrakilere 1 umut verdi. İşte insanoğlunun bu umuda epey ihtiyacı var bundan sonra.
Bunları üşenmeden yazdım sebebi kariyerlerimizi seçerken eşlerimizi seçtiğimizi kadar dikkatli davranmamız gerektiğini savunuyorum. Çocuklarımızı yetiştirirken de bizim değil onların istediği meslekleri seçmesi geleceğimiz sebebiyle epey kritik. Eğitim sistemimizin yabancı yönlendirmelerine rağmen bu konuda direnmeli, daha küçükten itibaren çocukların kabiliyetlerini yönlendirmeliyiz. Biz büyükler ise bilmeliyiz ki bütün an bütün biçimde istediğimiz meslekleri yapabiliriz. Para sıkıntısı çekmek elbette ki epey zor. fakat para içinde avuç avuç prozac içmektense az para birlikte evimin tozlarını kendim almayı tercih ederim. İnsanoğlu bu dünyada bahtiyar olmalıdır ve yalnız bahtiyar olursa istediği başarıyı elde edebilir. hatalı kariyerler hatalı hayatları ve de kozmik enerjiyi etkiliyor ve insanoğlu bütün gün biraz daha paranın esiri oluyor. Yaşama amaçlarımızı unutmayalım lütfen. Yapmak istemediklerimizi de yapmayalım. Yapmayalım ki çevremize siyah bulutlar dağıtmaktan vazgeçelim. Biliyorum yazınca çok pembe gözüküyor fakat 1 yerden de başlamalıyız diye düşünüyorum.
Ben Başbakan olmasam da olur. Zaten olsam da facia olurdum.
|