Türkiyede ilk basımevi, Gutenbergin Avrupada 1455te ilk kitap bi şekilde İncili basmasından kırk sene sonraları kurulmuştur.
İspanyadan uzaklaştırılan Yahudilerden çoğu Osmanlı ülkesine sığınırken, ilk basımevlerini yanlarında getirmişlerdir. Basımcı David ve Samuel Nahmes kardeşler, Hazret-i Musanın Beş Kitap adlı kutsal kitabını 1494 yılında İstanbulda basmışlardır. Bunu ilerleyen yıllarda Rum ve Ermeni basımevleri takip etmişse de Türkiyedeki basımevlerinin hiçbirisinde kitaplar Türk diliyle basılmamaktaydı. Bunu nedeni, geçmişini elyazması yoluyla sağlayan 10 binlerce insanın çıkarlarının bozulmak istenmemesi, bi şekilde görülmüştür.
İlk Türk matbaası, III. Ahmet birlikte veziri Damat İbrahim Paşanın destekleriyle, İbrahim Müteferrika birlikte Sait Efendi tarafından 1727de İstanbulda kurulmuştur. Basılan ilk eserleri ise Vankulu Lügati olmuştur.
Türkiyede ilk gazete, bilindiği kadarıyla, Fransız Devrimi üstüne, İstanbuldaki Fransız elçiliğince Fransızca bi şekilde çıkan ve dar ömürlü 1 gazete olan, Bulletin des Nouvelles ( Haberler Belleteni)dir. 1795 yılı ortalarında yayınlanmaya başlanmıştır.
Türkçe basın hayatı ise bir Kasım 1831de Takvim-i Vekâyinin Yayınlanmasıyla başlar. II. Mahmut öncülüğünde çıkan bu gazete devletin resmi gazetesi idi ve devlet görevlileri ve aydınlar başta olmak üzere hadiseler hakkında yurttaşlarını bilgilendirme amacı gütmekteydi.
Bu gazeteyi, ilk hususi gazete veya yarı resmi gazete bi şekilde adlandırabileceğimiz ve İstanbulda ticaretle uğraşan 1 İngiliz olan William Churchillin üç Temmuz 1840ta çıkardığı Ceride-i Havâdis adlı gazete izlemiştir. 21 Ekim 1860 tarihinde de Âgah efendi tarafından Tercümân-ı Ahvâl gazetesi çıkarıldı. 27 Haziran 1862de ise Âgah Efendinin gazetesine yazıları yayınlanan Şinasi Tasvîr-i Efkâr gazetesini çıkarmıştır.[5] Şinasinin Avrupaya gitmesiyle Tasvîr-i Efkarın başmuharrirliğine Namık Kemal geçmiştir.
Bir farklı gazete ise Filip Efendi tarafından yayınlanan Muhbirdir. Bu gazete birlikte kamuoyu 1 farklı genç yazarı; Ali Suaviyi tanımıştır.
Bu ilk Türk gazeteciler, Türk gazetecilik tarihinin öncüleri olmuşlar ve birçok birlikte imza atmışlardır. Osmanlının çalkantılı yıllarında halka, halkın yararlarını düşünmeyi ve sorunların üstünde durmayı göstermek amacını gütmüşlerdir.
Bu gazetelerle ile yepyeni dergiler de yayın hayatına katılmışlardır. Bunlar arasında; Vekâiyi-i Tıbbiye, Mecmuâ-i Fünûn, Mecmuâ-i Askeriye ve Mirat sayılabilir. Yayınlanan gazete ve dergi sayısındaki artış birlikte ile 1864te 1 Matbuat Nizamnamesi yapmak gereği duyuldu. Bu nizamname birlikte gazete yayıncılığı ön müsade koşuluna bağlanmıştır. Daha sonra ise 1867de Âli Kararname birlikte hem basın için uyulması mecburi geniş 1 yasaklar kataloğu düzenlenmiş, hem de hükümete, bu yasaklara uyumadıkları gerekçesiyle gazeteleri kapatma yetkisi tanınmıştır. Bu yasakların ardındaki asıl gerekçe ise yepyeni yepyeni filizlenmekte olan Genç Türkler hareketinden duyulan rahatsızlık idi. İdare-i elbet yerine idare-i meşrutiyeyi savunan bu grup ülke içindeki yasaklardan dolayı,Ali Suavinin yönetiminde ilk sayısı 31 Aralık 1867de Londrada çıkan ve yayını üç Kasım 1868e kadar sürdürülen Muhbir gazetesini çıkarmışlardır. Bu eşdeğer zamanda vatan dışındaki Türk gazeteciliğinin başlangıcıdır.
Bu gazeteyi Namık Kemalin 29 haziran 1868de Londrada yayına başlayan ve Meşveret Usûlü Hakkında Mektuplar adlı makale dizisiyle dikkatleri üzerine çeken ve demokratik ve sivil 1 Türk toplumunu savunan özgürlük gazetesi izlemiştir. Bu gazete 1869 Eylülünde çıkan 63. sayısına kadar Namık Kemal yönetiminde, daha sonra ise haziran 1870te çıkan son sayısına kadar Ziya Bey tarafından çıkarılmıştır. buna ilave olarak bu gazete Türkiyedeki ilk düşünce gazetesi bi şekilde nitelene gelmiştir.
Bunlardan farklı 13 aralık 1872 birlikte 5 Nisan 1873 tarihleri arasında önceleri Ahmet Mithat arkasından ise Namık Kemal ve Kadrosu tarafından çıkarılan İbret gazetesi çıkmıştır. İbret gazetesinin kapatılması Namık Kemalin yurt yahut Silistre oyununun ardından olmuş ve yazarları sürgün edilmiştir.
II.Meşrutiyet ilanı ve Kanun-i Esasinin tekrardan yürürlüğe girmesiyle Türk basını tekrardan canlanmıştır. Yayınlar üzerindeki sıkı kontrol ortadan kalkmış bu da basın hayatında büyük 1 canlılığa sebep olmuştur. Bu tarihten sonraki 2 buçuk ay içerisinde 2 yüzden çok gazete imtiyazı alınmışsa da bunlardan birçoğu uzun süreli olamamıştır.31 Mart Vakasından sonraları sansür tekrar basın üzerindeki kontrolünü artırmıştır.
1908 birlikte I. Dünya Savaşı arasında çıkan gazeteler çoğunlukla, İttihat ve Terakki yanlısı, muhalifi veya yansız olmak üzere 3 gruba ayrılmışlardı. İttihat ve Terakki yanlısı olanlardan çoğu şunlardır: Şûrâ-yı Ümmet, Tanîn, hak, Tasvîr-i Efkâr, ulus, özgürlük, İttifak, İttihat, Servet-i Fünûn, Hak Yolu ve Tercümân-ı Hakîkat. İttihat ve Terakkiye muhalefet eden gazeteler ise: Mizan, Tanzimat, Serbestî, Sedâ-yı ulus, Hukûk-u Umûmiye, Hilal, Peyâm ve Alemdârdır. yepyeni Gazete, İkdâm ve Sabah gazeteleri ise yansız kalanlardır.
Balkan Harbinden sonraları Tevhîd-i Efkâr yayın hayatına başlamış, 1917de zaman, I. Dünya Savaşının son senesinde ise Âti, Akşam, Yenigün ve vakit gazeteleri bunu takip etmiştir. I. Dünya Savaşı boyunca yine harp dolayısıyla basın üzerindeki sansür şiddetini korumuştur. Mütareke devrinde ise gazeteler hem İstanbul Hükümetinin hem de işgal kuvvetlerinin baskısı altında olacaklardı.
|