Gitmişti makama arz-ı hâl için,
�bey� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim�
�şey� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı
Bir baktı konağa alttan yukarı,
�vay� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Çekti ayakları kahveye vardı,
Açtı tabakasın, sigara sardı.
Daldı.. neden sonra garsonu gördü,
�çay� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Içmedi, masada unuttu çayı;
Kalktı ki garsona vere parayı,
Uzattı çakmağı ve sigarayı,
�say� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş,
Sandım can evime döktüler ateş.
Sordum: �memleketin neresi gardaş? �
�köy� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden,
Ağzına küfürler doldu zehirden;
Salladı dilini� vazgeçti birden,
�oy� dedi, yutkundu, eğdi başını.
|